19 Ocak 2009 Pazartesi

CÜMLE ÇEŞİTLERİ

CÜMLE (TÜMCE) ÇEŞİTLERİ
Bir olayı, düşünceyi, isteği ya da yargıyı anlam bütün­lüğüyle bildirmek için toplanmış sözcük öbeğine cümle (tümce) denir.

Cümle, bir yargıyı ya da isteği eksiksiz biçimde ortaya koyar.

"Delikanlı çağımızdaki cevher
Gözünün yaşına bakmadan gider."

Bu iki dize, bir durumu, bir yargıyı bildirmektedir; bir cümle oluşturmuştur.

Daha önce de belirtildiği gibi cümlenin en önemli -olmazsa olmaz- öğesi yüklemdir; yüklem olmadan cümle olmaz.

Türkçede cümleler, yükleme göre biçim alır, türlere ayrılır.

Cümle çeşitlerinden söz edildiğinde hemen cümlenin yük­lemine bakılmalı, yüklem bulunmalıdır.

Yüklemin ne olduğunu yeniden anlatmak çok gereksiz olur. Artık yüklemi biliyor, tanıyor olmanız gerekir.

Deli, deliyi görünce değneğini saklar.

Yukarıdaki atasözünün (cümlenin) yüklemi "saklar" fiilidir.

Bu cümlenin yüklemi bulununca, bu atasözü ile ilgili şunlar ilk anda söylenebilir:

"Kurallı (düz) cümle - fiil (eylem) cümlesi - olumlu cümle – birleşik cümle"

Türkçede cümleler dört ayrı yönden çeşitlere ayrılır, gruplandırılır:

A) Yüklemlerine göre cümleler
B) Öğelerin dizilişine göre cümleler
C) Anlamlarına göre cümleler
D) Yapı bakımından cümleler


A) YÜKLEMLERİNE GÖRE CÜMLELER
Yüklemlerine göre cümleler; yüklemin türüne, yüklemin hangi tür sözcük olduğuna göre gruplandırılır. Yüklemle­rine göre iki çeşit cümle vardır:

I. Fiil (Eylem) Cümlesi
Yüklemi çekimli fiil olan cümledir.

Çekimli fiilin ne olduğunu bir kez daha hatırlayalım:
Çekimli fiil, kip eki (haber ya da dilek kipleri) ve kişi eki almış olan fiildir.

söyle + di + niz
kip eki kişi eki
(-di'li geçmiş z.)

Çalış + malı + siniz
kip eki kişi eki
(gereklilik kipi)

Aşağıdaki cümlelerde yüklemler çekimli fiildir:

"Aradığını bilmeyen, bulduğunu anlayamaz."
"Bir şey bilmeyen, bir şey unutmaz."
"Plansız çalışan kimse, ülke ülke dolaşıp hazine araya bir insana benzer."
"Yeteri kadar nedeniniz varsa her şeyi yapabilirsiniz."
"Hedeflerini yüksek tutarak kendi kendinle sürekli yarış
"Hayat, geç kalanları hiç affetmez."
Çekimli fiil tek kip eki alabileceği gibi, iki farklı kip eki c alabilir; yani bileşik çekimli fiil olabilir:

anlatacaktık < anlat - acak i - di - k
gelecek hikâye
zaman
biliyormuş < bil - i - yor i - miş
şimdiki rivayet zaman


Aşağıdaki dizelerde, çekimli fiil durumunda olan yüklemi: vardır:

"Pencerenden bir gül attığın zaman,
Işıkla dolacak kalbimin içi."
"Tozlu yollarından geçtiğim uzak
İklimlerden şarkılar getirdim sana."
"Ebedi âşığın dönüşünü bekler,
Yalan yeminlerin tanığı çiçekler."
"Bir el çıkarmaya başlar bohçamızdan
Lavanta çiçeği kokan kederleri"
"Dışarda deli dalgalar,
Gelip duvarları yalar.
Seni, bu sesler oyalar."

"Körfezindeki dalgın suya bir bak, göreceksin
Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde."
II. İsim (Ad) Cümlesi
Yüklemi isim ya da isim soylu sözcük olan cümleler, yük­lemine göre isim (ad) cümlesidir.

Ağaç yaprağıyla güzeldir.

Bu atasözünde yüklem "güzeldir" sözcüğüdür; bu sözcük ad soylu (adlaşmış sıfat) olduğu için bu atasözü bir isim cümlesidir.

Yüklemi fiil olmayan her cümle isim cümlesidir.
"Bir zafer müjdesi burda her isim"
"Belki rüyalarındır bu taze açmış güller"
"Kalbinden kalbime akan bir sesti
Akşam gölgesinde çağlayan o su."
"Köşede kar içinde can veren çocuklar var."
"Ellerin semaverden akan çay kadar ılık."
İsim cümlesinde yüklem olan isim ya da isim soylu sözcük­ler, ekfiil (ekeylem) alarak yüklem olur:

"Hasret çekmek çok zormuş."
zor i - miş
ekfiilin -miş'li geçmiş zamanı

"Bizim için sen bir melektin."
bir melek i - di - n
ekfiilin -di'li geçmiş zamanı

"Dişimden tırnağıma kadar ressamım."
ressam - ım
ekfiilin geniş zamanı

"Gelecek günlerdir beni yoran."
gelecek günler - djr
ekfiilin geniş zamanı

"Niye böyle kederlisin?"
...kederli - şjn
ekfiilin geniş zamanı

Ekfiilin olumsuzunda "değil" kullanılır; ancak "değil" yalnız başına bir cümlenin yüklemi olmaz:

"Bir dert ki
Dayanılır şey değil."
yüklem

"Ben böyle adam değildim."
"Hiç kimse dertli değil, benim kadar."

Ekfiilin geniş zamanında üçüncü tekildeki "-dır, -dir" eki çoğu zaman düşer; "-dır, -dir" eki düşse de bu sözcüklerde yine ekfiil vardır:
"Vapurlar limanlarda yola çıkmaya hazır(dır)."
"Altlarında imza yok(tur), ama İçlerinde yürek var(dır)"
"İstanbul'un orta yeri sinema(dır)."
"Yalan(dır) yaşamaktan bıktığım yalan(dır)."
"Uyumaktan başka istediğim yok(tur)"
"Zaman, çok lifli bir düş urganı(dır)."

Fiilin dışındaki farklı türlerden sözcükler ya da söz öbekleri isim cümlelerinde yüklem olarak kullanılabilir:

"Benim kurşun askerlerim yoktu." (isim)
"Kulağım sestedir (isim), sendedir elim." (zamir)
"İnsanların kaderi, besbelli evlere bağlı." (isim)
"Yalnız dağların değil, Tepelerin üstü kardı." (isim)
"İstanbul'da, Boğaziçi'nde
Bir fakir Orhan Veli'yim. (sıfat tamlaması)
Veli'nin oğluyum." (ad tamlaması)
"Her zaman bir candır, can bir zamandır." (sıfat tamlaması)
"Sizindir bu tükenmez musiki, bu armoni" (zamir)
"Yüzü güller kadar beyaz ve serin." (adlaşmış sıfat)
"Ben, buluttan gözlerime
Düşüveren bir damlayım." (sıfat tamlaması)
"Bir zamanlar yalnızlık güzeldi Mısır'da, (adlaşmış sıfat)
"Ağladığım senin içindir (edat grubu)
Güldüğüm senin için. (edat grubu)
Öpüp başıma koyduğum
Ekmek gibisin." (edat grubu)
"Ellerini okşayan o yabancı kim?" (zamir)
"Beni kahreden senin söylediklerindir." (fiilimsi grubu)
"Bu dünyadaki en mutlu kişi gülmeyi bilenmiş." (adlaş­mış sıfatfiil grubu)

Mastarlar da ekfiil alarak isim cümlesinin yüklemi olur:
"Bağlanmaktır hayattaki en tehlikeli şey." "Tek istediğimiz o gül yüzünü görmekti."


ÖRNEK SORU:
Aşağıdaki atasözlerinden hangisi yüklemine göre öteki­lerden farklıdır?
A) Gönül kimi severse güzel odur.
B) Göz görür, gönül ister.
C) Her damardan kan alınmaz.
D) Azı bilmeyen çoğu hiç bilmez.
E) İşten artmaz, dişten artar.
(1995/ÖSS)




B) ÖĞELERİN DİZİLİŞİNE GÖRE CÜMLELER
(Sözdizimine göre)
Öğelerin dizilişine göre cümle çeşitlerinde yüklemin yeri önemlidir. Yüklemin, cümlenin sonunda olup olmadığına bakılır.

Türkçenin cümle kuruluşunda yüklemin olması gereken yer cümlenin sonudur.
Türkçede yardımcı, tamamlayıcı öğe ve sözcükler başta; asıl öğe ve sözcükler sonda yer alır. Cümlede de önce öteki öğeler yer alır, yüklem cümlenin sonunda yer alır. Öğe dizilişi, genel olarak

ÖZNE + TÜMLEÇLER + YÜKLEM
düzenindedir.

Sorularda öğelerin dizilişine (sözdizimine) göre cümle çeşitleri sorulduğunda, yüklemin yerine bakılır. Öğelerin dizilişine göre iki tür cümle vardır:

I. Kurallı (Düz) Cümle
Yüklemin cümlenin sonunda yer aldığı cümle çeşididir.

"Benim doğduğum köylerde,
Kuzey rüzgârları eserdi."

Bu iki dizenin oluşturduğu cümlenin yüklemi "eserdi" fiilidir. Yüklem sonda yer aldığı için bu dizeler bir kurallı cümle durumundadır.

Aşağıdaki dizeler de birer kurallı cümledir:
"Sivas yollarında geceleri Katar katar kağnılar gider."
"1917 senesinde, Topraklarında doğmuşum."
"Seni artık yolundan döndürecek değilim."
"Niye ellerin soğuk, yoksa üşüyor musun?
Mutluluğun peşinden hâlâ koşuyor musun?"
"O şehirde gene şarkılar söyleniyordur."
"Gözlerinde hâlâ hüzün var gibi."
Hem fiil cümleleri, hem de isim cümleleri kurallı cümle ola­bilir.

Aşağıdaki paragrafta yer alan cümleleri inceleyelim:
"Bugüne kadar sizi aramadığım için size karşı çok mah­cubum. Siz mazeretimi dinleyecek kadar anlayışlısınızdır. Okulların açılma zamanı yaklaştığı için burası çok karışık. Kimin hangi işle uğraştığı belli değil. Haki­katen çok meşgulüm. Başımı kaşıyacak vaktim yok. Recai ve ben ne yapacağımızı şaşırmış haldeyiz. Her sabah okunmayı bekleyen yüzlerce sahife var. Bana yardım edecek biri de yok."

Bu parçadaki bütün cümleler kurallı cümledir; ayrıca cüm­lelerin hepsi kurallı, isim cümlesidir.

Şimdi bir de aşağıdaki paragrafın cümlelerine bakalım:

"Pazar sabahı erkenden yola çıktık. Öğleye kadar Anka­ra'ya varmayı planlıyorduk. Barış'la Beşevler'de buluşa­caktık. Adapazan'na kadar herhangi bir sorun çıkmadı. Otobandan çıktığımızda, yola çıkalı henüz iki saat olmuş­tu. Bolu Dağı'na varmadan trafik yoğunluğu arttı. Sis her yanı kuşatmıştı. Araçlar zorunlu olarak çok yavaş iler­liyordu. Planladığımız saatte Ankara'ya varamayaca­ğımızı anladık. Hepimizin canı sıkılmıştı..."

Bu parçadaki tüm cümlelerin yüklemleri, cümlenin sonun-dadır; yani bu cümleler birer kurallı (düz) cümledir. Ayrıca bütün yüklemler birer çekimli fiil olduğu için, parçadaki cümlelerin hepsi fiil (eylem) cümlesidir.
II. Devrik Cümle
Yüklemi sonda yer almayan cümlelere devrik cümle denir.
Devrik cümlede yüklem, cümlenin başında, ortasında bulu­nabilir; ama sonda yer almaz.

Günlük konuşma dilinde devrik cümle çok sık kullanılır. Önceden planlanmayan konuşmalarda insan, öncelikle dikkatini söylemek istediğine yoğunlaştırır; cümlenin yapısına ve kuruluşuna çok dikkat etmez. Ayrıca sürekli kurallı cümlelerle sürdürülen bir konuşma, monoton ola­cağından sıkıcı da olur.

"Anlayamıyorum sizin neden böyle davrandığınızı."

Bu cümlenin yüklemi "anlayamıyorum" fiilidir; yüklem cüm­lenin sonunda değil başında yer almıştır.

Bazı yazarlar sürekli devrik cümle kurmaya özen gösterir.

Etkili bir anlatım ya da duygu oluşturmak için yüklemin yeri değiştirilir, yüklem cümlenin sonundan kaydırılır.

Devrik cümleler bir anda ortaya çıkan panik, sevinç, ürkme, tepki, korku gibi duyguların anlatımında da kullanılır:
Çekilin oradan!
Nereden buldunuz bu adamı?
Dayanamıyorum artık bu haksızlıklara.

Şiirlerde devrik cümle daha sık kullanılır:
"Bakardım, ama kördüm ben
Dostu dostumdan sordum ben
Hakkı manada gördüm ben."

Devrik cümleler yüklemlerine göre isim cümlesi de olabilir, fiil cümlesi de.

Aşağıdaki örnek dizeleri inceleyelim:

"Bir vapur demirleyecek bu nankör limana." (Devrik fiil cümlesi)
"Âşığa kurtuluş yoktur bu demde." (Devrik isim cümlesi)
"Deniz kıyısında durmuş devrin askerleri (Devrik fiil cümlesi) Beyaz atlı adam dalmış uzaklara (Devrik fiil cümlesi)
Durgun sularla büyür düşüncesi." (Devrik fiil cümlesi)
"Kimbilir neredesiniz
Geçen dakikalarım" (Devrik isim cümlesi)
"Hoyrattır bu akşamüstüler daima." (Devrik isim cümlesi)
"Selam olsun bizden güzel dünyaya." (Devrik fiil cümlesi)

ÖRNEK SORU:
Aşağıdaki dizelerden hangisi, öğelerinin dizilişi yönün­den kurallı bir cümledir?
A) Bahar erdi, güller açtı burada.
B) Bahar çiçek çiçek gelince güzel!
C) Gözlerim yollarda geçti kaç bahar.
D) Ömrümüzün son demi, sonbaharıdır artık!
E) Bir ilkbahar sabahı güneşle uyandın mı hiç?
(1991/ÖYS)
Eksiltili Cümle
Eksiltili cümle yüklemi söylenmemiş olan cümledir.

Eksik cümle ya da bitmemiş cümle olarak da bilinir.

Eksiltili cümleye yüklemi olmayan cümle denmesi doğru değildir. Bu cümlelerde yüklem vardır, ancak yüklemin söylenmesi gereksiz görüldüğü için yüklem söylenmez.

Günlük konuşma dilinde eksiltili cümle çok sık kullanılır:
—Geçen hafta nereye gittiniz?
—Bandırma’ya...

Yukarıdaki konuşmada soruya tek sözcükle cevap verilme­si yeterli görülmüştür. Baştaki soruya, hemen hemen hiç kimse "Bandırma'ya gittik." biçiminde cevap vermez. "Bandırma'ya..." dendiğinde anlaşma sağlanmış olur.

—Biraz önce yanında kimler vardı?
—Fatih ve Cengiz...
Bu diyalogda da cevap cümlesinin sonunda "vardı" yükle­mi kullanılmaz. İlk cümlenin yüklemiyle idare edilir, sözcük tasarrufu yapılır.

Eksiltili cümle ile ilgili örnekler verelim.

Atasözlerimizde eksiltili cümlenin çok güzel örnekleri vardır:
Kız beşikte, çeyiz sandıkta... (olmalı)
Borç vermekle, düşman vurmakla... (tükenir)
Bugün bana ise, yarın sana... (olur)
Bez alırsan Musul'dan, kız alırsan asilden... (al)
Balı dibinden, yağı yüzünden... (al)
Tarlanın iyisi suya yakın, daha iyisi eve yakın... (olandır)
Kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan... (alır/ etkilenir)
Kaz kazla, daz dazla, kel tavuk kel horozla... (gezer/ dolaşır)


Şiirlerde de eksiltili cümle örneği dizeler zaman zaman görülür:
"Gözlerimde parıltısı (var) bakır bir tasın*
"Dışarda kar, lapa lapa..." (yağıyor)
"Hülya tepeler, hayal ağaçlar;
Durgun suda dinlenen yamaçlar..."
"Ne uzun yol yürümüş hali, ne yorgunluk izi... (var)"
"Yarın yine ayrılık
Yine sevenler yalnız... (olacak)"
"Memleketten ayrılalı beri
Ne bir bardak tavşankanı çay
Ne de yayık ayranı..." (içtim)

İsim cümlelerinde, ekfiilin geniş zamanında üçüncü tekilde­ki "-dır, -dir" eki çoğu zaman düşer. Bu ekin düştüğü örnek­ler eksiltili cümle değildir, böyle cümlelerde yüklem vardır.

"Her mevsimi böyledir bu semtin,
Pek ilgisi yok geçen zamanla."
Bu iki dizeden ikincisine eksiltili cümle denmesi doğru değildir. Birinci dize nasıl eksiltili cümle değilse, ikinci dize de eksiltili cümle değildir. Bu dizenin yüklemi "yok"(tur) sözcüğüdür.

Aşağıdaki dörtlükte sonundaki "-dır, -dir" eki düşmüş birçok yüklem vardır. Dörtlükteki dizelerin hiçbiri eksiltili cümle değildir.

"Panjurlu, beyaz geniş saçaklı
Balkonları sarmaşıkla örtük;
Bin hatıra bahçesinde saklı.
Yoldan bu saat geçen de tek tük."

Aşağıdaki dizeler de eksiltili cümle değildir:
"Suçu yok bunda insanın
Çok şey var çözemediği
Sırla çevrili dört yanın."

"Yalnız bende değil yalnızlık hali
Deniz de karanlık gökyüzü de."

ÖRNEK SORU:
Aşağıdakilerin hangisinde verilen dizeler eksiltili cümle durumundadır?
A) Benim bildiğim Atatürk
Bir sevgidir sonsuz
B) Benim bildiğim Atatürk
Alçıya mermere sığmaz
C) Benim bildiğim Atatürk
Bir atılımdır durmayan
D) Benim bildiğim Atatürk
Bir anlamdır kocaman
E) Benim bildiğim Atatürk
Camdan çerçeveden uzak
(1994/ÖYS)



C) ANLAMLARINA GÖRE CÜMLELER
Cümleler bildirilen işin yapılıp yapılmamasına, sözü edilen­lerin bulunup bulunmamasına göre de gruplandırılır. Yüklem iş, oluş yönüyle bazen olumlu, bazen olumsuz olur. Bir işin yapılıp yapılmaması emredilebilir, istenebilir. Bazen bir soru yöneltilir, bazen bir dilek, istek bildirilir.

I. Olumlu Cümle
Yüklemi olumlu olan ve anlamca olumluluk bildiren cüm­ledir.

"Gördüm yapraklarımın bir bir döküldü güzü"
"Bir kardeş tesellisi verir bana aynalar."
"Akşam diyordun, işte oldu akşam,
Kur bakalım, çilingir soframızı
Dinsin artık bu kalp ağrısı."

Olumlu cümlelerde yüklemin bildirdiği iş ya da eylem olma doğrultusundadır.

Türkçede bütün fiiller ve isimler asıl olarak olumludur.

Yukarıda verilen örnekler birer olumlu cümledir.
Olumlu cümleler yüklemine göre fiil cümlesi ise yüklemde belirtilen eylem, iş yapılmıştır, yapılacaktır ya da yapılmak-' tadır.

"Uyandım renk renk saadetler içinde."
"Biliyorum nerelere gideceğimi."
"Çiçek verdi gülesiye
Şiir verdi kıyasıya
Yaşaması ölesiye
Kendi gitti, ismi kaldı yadigâr."
"Bir damla düştü gözlerime
Geçen buluttan"

Yüklemi isim olan cümleler de olumlu olabilir. Böyle cüm­leler olumlu isim cümlesidir.

"Bu topraktan biriydi,
Adı Orhan Veli'ydi.
Elleri dost omzunda
Yaşamak kaderiydi."

"Sen Türkiye gibi aydınlık ve güzelsin
Benim doğduğum köyler de güzeldi."
"İnsanların kaderi evlere bağlı."
"Bu türkünün yüreğinde sancı var."
"Ah bu türküler köy türküleri
Dilimizin tuzu biberi."

Bir cümlede istenmeyen bir iş, eylem ya da durumun olması o cümlenin anlam bakımından olumsuz cümle olduğunu göstermez.

"Emmilerim sınırlarında,
Senin için dövüşürken ölmüşler."

Bu iki dizenin oluşturduğu cümle, olumlu fiil cümlesidir; çünkü eylem gerçekleşmiştir.

Aşağıdaki dizeler de olumlu cümledir.
"Gözlerinde hâlâ hüzün var gibi."
"Yansın şu dallarda avare bülbül."

Şu cümleler de olumludur:
"Babamı yanımda göremeyince çok korkmuştum."
"Bu basit kazada üç kişi yaralandı."

Ölmek, korkmak, yaralanmak, düşmek... gibi hoşa git­meyen eylemlerle kurulan cümleler de olumlu cümledir. Önemli olan eylemin gerçekleşmesidir.

"Bu savaşta binlerce düşman askeri öldü." cümlesi nasıl olumlu cümle ise "Karaoğlan, 81 yaşında öldü." cümlesi de anlam bakımından olumlu cümledir.

II. Olumsuz Cümle
Yüklemde bildirilen işin, eylemin gerçekleşmediğini, gerçekleşmeyeceğini ya da sözü edilenlerin var olmadığını bildiren cümlelerdir, "değil, yok" sözcükleriyle, "-sız, -siz; -me, -ma; -mez, -maz" ekleri ile olumlu cümleler olumsuz cümle durumuna getirilir.
Aşağıdaki örnekler olumsuz isim cümlesidir:
"Eski tadı yok dalların yaprakların."
"Mutluluk düşünecek halim yok."
"Sevimli değilmiş anlattıkları gibi."
"Yalnız dostlar değil, yıllar da vefasızmış."

Aşağıdaki cümleler ise birer olumsuz fiil cümlesidir:
"Ölümden söz etme bana Bu bahar gününde."
"Pul istemez arzuhalim
Kâğıtlara sığmaz derdim."
"Bana bunları anlatmayacaktın."
"Sen kimseye inanmazdın."
Bazı cümleler biçim yönüyle olumsuz olduğu halde anlam bakımından olumludur.

Toplantının bugün olduğunu bilmiyor olamaz.

Bu cümlede olduğu gibi bir cümlede iki olumsuzluk birlikte kullanıldığında, o cümle anlamca olumlu olur. Yukarıdaki cümlede "biliyordur" anlamı vardır.

Aşağıdaki cümleler de biçimce olumsuz, anlamca olum­ludur.

Son günlerde ilaçlarını düzenli almadığını fark etmiyor değilim. (Fark ediyorum.)

Bu çocukların hiçbiri sahipsiz değil. (Sahipleri var.)
Sizin işinize yarayacak eleman yok değil. (Eleman var.)

Öğretmen senin söylediklerini duymamış olamaz. (Duy­muştur.)

Biz senin anlattıklarına hiç inanmaz mıyız? (İnanırız.)
Ben, ona okula gitmesin demiyorum. (Gitsin.)
Sen buraya gelirsin de ben seni karşılamaz olur mu­yum? (Elbette karşılarım.)

Çocuk, anlatıldığı kadar beceriksiz değil. (Becerikli.)

—Sonuna "yok" sözcüğü getirilerek kurulan olumsuz soru­lu isim cümleleri anlamca olumludur:

Niye tatile çıkmıyorsun; paran mı yok, vaktin mi yok? (İkisi de var.)

Mahallenin işleriyle ilgilenecek senden başka vatandaş mı yok? (Elbette var.)

- "Ne... ne" bağlacı kullanılarak oluşturulan cümleler anlamca olumsuzdur. Böyle cümleler yapı bakımından olumludur; çünkü herhangi bir olumsuzluk eki yoktur; ama anlam bakımından olumsuzdur.

Kardeş kardeşin ne öldüğünü ister, ne onduğunu. (Kar­deş kardeşin öldüğünü de onduğunu (iyi durumda olduğunu) da istemez.)
Korkak bezirgan ne kâr eder, ne ziyan.
Hesabı bilmeyen kasap ne satır bırakır, ne masat.
Ne yavuz ol asıl, ne yavaş ol basıl.
Ne gözünde yaş var, ne gönlünde sızı.
—Sonuna "var" sözcüğü getirilerek oluşturulan olumlu soru cümleleri anlamca olumsuzdur:

Her istediğini kabul etmekten başka çıkar yol mu var? (Başka çıkar yol yok.)

Öyle birine karşı koymaya imkân mı var? (İmkân yok, mümkün değil.)

"...ne arar, ...ne gezer" biçiminde biten cümleler anlamca olumsuzdur.
Gazete okumayan adamın evinde klasikler ne arar.
Buralarda market ne gezer; ev bile yok.

—Yeterlilik fiilinin şart çekiminden sonra aynı kökten fiilin emir kipiyle çekimlenmiş hali kullanılacak olursa böyle cümleler de anlamca olumsuz olur:

Yazısı öyle karmaşık ki okuyabilirsen oku. (Okuyamazsın.)

İş sabah sekizden akşam sekize kadarmış; çalışabilir-sen çalış. (Çalışamazsın.)

—Yüklemi emir kipinden çekimlenmiş cümlelerin yüklem­lerinden önce "gel de" sözü eklendiğinde cümle anlam­ca olumsuz olur:
Bu kadar sevimli bir çocuğa sen gel de kız. (Kızamazsın.)
Böyle gürültülü bir ortamda sen gel de çalış. (Çalışa­mazsın.)

- "Olmak" yardımcı fiili ile kurulan olumlu soru cümleleri de anlamca olumsuzdur:

İnsanın sevdikleriyle birlikte olmasından daha güzel şey olur mu? (Olmaz.)

Böyle gürültülü, karışık bir ortamda insan hiç huzurlu olur mu? (Olmaz.)

—Başına "sanki" sözcüğü getirilerek yapıca olumlu, anlamca olumsuz cümleler kurulabilir:
Sanki daha geç gelsek yer bulacaktık. (Bulamayacaktık.)
Sanki her zaman düzenli çalışıyor. (Çalışmıyor.)




ÖRNEK SORU:
Aşağıdaki cümlelerin hangisi anlamca olumludur?
A) Bunu birtakım kurallarla önlemek olur iş değil.
B) Adamcağız, sandıkları kadar paralı değil.
C) Gölün kıyısı, filmdeki gibi güzel değil.
D) Son romanının dili öyle yalın değil.
E) Köyden kente göçmeyi o da istemiyor değil.
(1983/ÖYS)
III. Soru Cümlesi
Bir soruya cevap almak amacıyla kurulan cümlelerdir.

Soru cümleleri soru eki ya da soru sözcükleri ile oluşturu­lan cümlelerdir.

- "mı, mi" soru eki ile soru anlamı sağlanabilir: Cebinde tespih mi taşıyorsun?
"Boş mu daktilonda kâğıt?"
"Benim bölük bölük cönklerim mi var?"
Özlediğin hayatı şimdi buldun mu?

İsim ve fiil cümleleri, soru eki kullanılarak soru biçimine dönüştürülebilir:
"Boy attı mı limon çiçeğim?"
"Yarım kalmış şarkımı duyuyor musun?"
"Bu denli değişir mi insan?"
"Ağız dil vermeyen köylüler
Odun mu, tuz mu, hasta mı götürürler?"
"Su yolundan uzaklaşmış;
Ben su muyum, yol muyum?"

—Cümlelere soru anlamı sıfat, zamir, zarf gibi sözcük tür­leriyle de kazandırılabilir:

Bu dünyaya gelen benim
"Gel" diyen kim "git" diyen kim?(Soru zamiriyle)

"Söyle kaç yıl sürecek,
Bu sebepsiz ayrılık?"(Soru sıfatıyla)

Hele şu ağzı kırık boş sürahi,
Ne durup duruyor sanki masada?(Soru zarfıyla)

"Nerdedir ruhların gittiği uçmak [cennet]?" (Soru zamiriyle)

"Yalnız neden ben ağlıyorum hep neden?" (Soru zarfıyla)

"Nasıl biriydi seni böylesine üzen?"(Soru sıfatıyla)

"Artık ondan başka dünyada nem var?" (Soru zamiriyle)

"Ne zaman bitecek bu çileli hayat?"(Soru zarfıyla)

"Omuzlarında giden bu tabut kimin?"(Soru zamiriyle)


—Sınav sorularında, soru cümlesindeki sorunun hangi öğeye yönelik olduğu da sorulur:

"Çiğdemler, çiy serpili dallar nerede?" (Soru yükleme yönelik)

"Bahçelerde hâlâ güller açar mı? (Soru yükleme yönelik)

"Kar mı yağdı güvendiğin dağlara? (Özneye yönelik)

"Hangi el boş geceden,
Uzattı bu altın tası?" (Özneye yönelik)
"Gördüğüm düş gerçeğe mi dönüşmüş?"(Dolaylı tümlece yönelik)

"Benim İstanbul bakışlım
İlkyazdan mı geliyorsun?" (Dolaylı tümlece yönelik)

"Her gün aynı manzara sıkıyor bizi niçin?"
"Ne istersin benden bu akşam saatinde?"(Nesneye yönelik)

—Bazı soru cümleleri bir cevabı gerektirmez:
O oyun sahnelenir de izlemez olur muyum? (Elbette izlerim.)
Bu adamları buraya ben mi çağırmışım? (Şaşırma)

—Biçim olarak soru cümlesi gibi görünen cümlelerde bazen soru anlamı dışında farklı anlamlar bulunabilir:
İrem gibi kılı kırk yaran biri, bu yanlışı nasıl fark etmez?
(Şaşırma anlamı)

Bu saatte o kadar yolu yalnız başına nasıl gitsin? (Çare­sizlik)

Buraya kadar gelip de bir acı kahve içmemek olur mu? (Kesinlik)

Gürültüyü keser misiniz? (Emir)

Şu kitapları benim için ayırır mısınız? (İstek-rica)


IV. Emir (Buyruk) Cümlesi
Bir işin, eylemin yapılması ya da yapılmaması isteğini kesin biçimde ortaya koyan cümledir.

Yarın sabah sekizde gel.
Onu içeri almayın.
Yol üstünde durma.
Dükkânların önüne eşya koymasınlar.

—Türkçede emir cümleleri ikinci, üçüncü kişilerin tekil ve çoğullarıyla ilgilidir. Birinci tekil ve çoğul kişi için emir olmaz.
"Bir daha bana görünmesin."
"Söyleyin o zalime; durmasın, gelsin."
"Geçti muhabbet demi, ağla, gönül yan gönül!
Ağla gönül, yan gönül; mihnete katlan gönül!"

"Yâr elinden bağrım yanık, ötme bülbül."
"Gücenirim diye bakma yüzüme böyle,
Söyle kimmiş sevdiğin."

"Barışmam, boş yere arkamda gezme."
"Bekle beni, kimseye güzel gözükme!"
"Yokluğun çok güzel beni arama
Gelip de kor olma, sönmüş yarama."

— Emir kipi ile çekimlenmiş fiillerin kullanıldığı her cümlede emir anlamı olmayabilir.

Aşağıdaki dizelerde emir anlamı yoktur:
"Gamla dolsun sinemiz,
Artık sürura çâre yok."

"Geçmesin günümüz sevgilim yasla,
O güzel başını göğsüme yasla."

"Ömrüm sensiz geçse de aşkın gönlümde kalsın
Gülen gözlerin bin bir teselli ile baksın."

V. Ünlem Cümlesi
İçinde ünlem ya da ünlem anlamı taşıyan sözlerin bulun­duğu cümlelerdir.

Ünlem cümleleri sevinç, korku, panik, ürkme, şaşkınlık, acı gibi duyguları ortaya koyar.

"Ne mutlu insan gibi yaşamayı bilenlere"
"O ne havaydı öyle; göz gözü görmüyordu."
"Ne güzel yaratmış seni Yaradan!"
"Ve o zaman, o zaman
Hayat neymiş görürsün!
Bırak keyfini sürsün,
Şehirlerin, köleler!
Yeter bizi tuttuğu,
Tükensin velveleler!"
"Her ses bir ah olur, sinemi deler
Hasretinle neler çekmedim neler!"

"Ey suyun sesinden anlayan bağlar!"


VI. Dilek Cümlesi
Bir dileği, arzuyu, isteği ortaya koyan cümlelerdir.

Dilek cümlelerinde yüklem istek kipiyle {-e, -a) çekimlenir; ayrıca dilek-şart kipiyle, dilek-şart kipinin hikâye ya da rivayet bileşik zamanıyla çekimlenir.

"Ne olur yanından hiç ayrılmayayım."
"Gece olup ay çıkanda gelesin."
"En güzel duygumu sana söylesem.
Her zaman göz göze, el ele kalsak."
"Gecenin matemini aşkıma örtüp sarayım."
"Geçmiş güzel günleri hayal edip yanmadan
Kıymetini bilelim; gün bu gündür, an bu an."
"Geçse de aylar, tükense yıllar
Basımdaki kar, gönlümde bahar
Ne olur ya Rab dileğim ola!"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder